Freelance Çalışanlara Tavsiyeler
Bu içerikte freelance çalışan grafik tasarımcılara önemli tavsiyelerde bulunmak istiyorum. Eğer sizler de hayatınızı freelance kazanan bir grafik tasarımcı ya da grafik tasarımcı adayı iseniz lütfen içeriği sonuna kadar okuyun, zira, 22 yıllık bir grafik tasarımcı olarak, dahası son 5 yıldır hayatını freelance kazanan bir arkadaşınız olarak sizlere önemli ipuçları vermeye çalışacağım.
Müşteri İlişkilerini Önemseyin
Freelance bir grafikerin en büyük hayat kaynağı müşterisidir. Onunla kuracağı ticari ilişki “salt ticari” olmamalı, insani boyutlarda bir ilişkiden de söz edilebilmelidir.
Daha doğrusu, ilişki elbette ticari olmalı ancak tabiri caizse, oyun kurallarına göre oynanmalıdır.
Oyunun kurallarına göre oynanmasından kastettiğim şey, grafikerin “müşterisini kandırması, ona sahte davranması ve yapmacık tavırlar sergilemesi” değildir. Bu anlamda, müşteri ilişkilerini birkaç başlık altında daha detaylı bir biçimde incelemek bence daha yerinde olacaktır.
Müşterinizle Saygı Mesafesini Koruyun
Belirttiğim üzere, ben 22 yıllık bir reklamcı ve tasarımcıyım. Son 5 yıldır da hayatımı freelance kazanmaya çalışıyorum. Yani, hiçbir kurum ya da kuruluşa bağlı değilim.
Bunu durumu da “müşterime gösterdiğim saygı ve anlayışa” borçluyum. Örnek olarak bir müşteri size “sen” diye hitap ediyor, haddinden fazla samimi olmak istiyor ise, bence siz ona “sen” biçiminde hitap etmemelisiniz.
Her zaman aradaki mesafeyi korumanız son derece önemlidir. Bırakın o size “sen” diye hitap etsin; siz ona yine “siz” diye hitap edin. İncileriniz dökülmez, bu durumda kendinizi de aşağılanmış saymayın. Unutmayın, sizler tıpkı bir müessese mantığıyla çalışıyor ve bu işten ekmek yiyorsunuz. Dolayısıyla oyunu kurallarına göre oynamanın bana göre ilk adımı, müşteriniz ile mesafenizi korumaktan geçiyor.
Ben işin ilk başlarında ne yazık ki bu kuralı bilmiyordum ve bununla ilgili ciddi yanılgılara düştüm. Bu durumu, bizzat yaşayarak öğrenmek durumunda kaldım. Karşıdan samimiyet gördüm ve ben de kendisine aynı samimiyetle davrandım.
Sonra ne mi oldu, anlatayım. Bir zaman sonra aslında ücret karşılığında yapmam gereken işleri, bir anda kendimi “bedava” yaparken buldum. Müşterimin ismini verecek değilim, bunu etik bulmuyorum ancak birebir başımdan geçen olayı örnek vererek, siz değerli genç meslektaşlarımın da aynı hataya düşmesini önlemek istiyorum.
Yukarıdaki örneğe geri dönecek olursak, evet hata yaptım, samimiyeti ve mesafeyi ismi bende saklı olan müşterimle koruyamadım. Belirli bir zaman sonra ücret karşılığında yapmam gereken işleri, samimiyetin getirdiği doğal bir sonuç olarak, ücretsiz yapmaya başladım ve bu durum, uzun bir zaman, yaklaşık 2 sene, sürdü.
En sonunda, ücretsiz yaptığım işler için bile, günün birinde, tabiri caizse “müşterimden fırça yiyince” aklım başıma geldi.
Kendisine bu işlerin aslında ücreti mukabilinde yapılabileceğini, benimse uzun zamandır kendisinden hiçbir ücret talep etmeden, kendisini kırmamak adına çalıştığımı, ancak bu sürecin böyle sürüp gidemeyeceğini anlatmaya çalıştım.
Valla, açıkçası, anladı, anlamadı… Pek emin değilim, en azından anlamış gibi göründü.
Sonra ne mi oldu, tabi ki o müşterimi kaybettim. Zira, o ücretsiz çalışmalar, bir zaman sonra adeta, sizin “göreviniz” haline geliyor. Sürekli ücretsiz ya da çok ucuz fiyatlara iş yaptığınız birisi, artık size para ödemek istemiyor.
Ve eğer bu süreci uzatıp, “ücretsiz” işe karşı tarafı alıştırırsanız, günün birinde ücret talep ettiğiniz zaman sizi terk eder, gider.
Ben bunu yaşayarak öğrendim. Size de aktarmak istedim. Ne yaparsanız yapın ama aradaki mesafeyi koruyun, samimiyetin getirdiği bir davranış modeliyle kimseye çok ucuza ya da ücretsiz iş yapmayın. Sonra hem “kötü” olan siz olursunuz, hem de üzülürsünüz, benden söylemesi…
Özel Günlerde Müşterinizi Unutmayın
Milli bayramlar, dini bayramlar, yılbaşları ve diğer özel günlerde müşterilerinizi unutmayın. Aradaki mesafeyi koruyabilmek kaydıyla onlara mesajlar atabilir ya da duruma göre arayabilirsiniz.
Hatta müsait olma durumunuza göre, onların ziyaretlerine de gidebilir, mümkünse bir çaylarını içebilirsiniz. Ancak, belirttiğim üzere, aradaki mesafeyi korumak, samimiyeti belirli bir seviyede tutabilmek kaydıyla…
Yaptığınız İşe Özenin, Heyecanınızı Yitirmeyin
Bizler freelance çalışan grafik tasarımcılarız. Sabit bir gelirimiz yok. Sabit ve garanti bir gelirimizin bulunmaması, bizleri pozitif anlamda güdülemeli.
Bir başka ifade ile, aldığımız her işe maksimum düzeyde özenmeli, yapabileceğimiz en iyi işi ortaya koymaya çalışmalı ve bu anlamda heyecanımızı yitirmemeliyiz.
Diğer bir anlatımla, aldığımız işe ne kadar özenir, ne kadar emek harcar ve ne kadar zaman ayırırsak, o iş o kadar güzel ve başarılı olur; bu da bizim uzun vadede markalaşmamızı sağlar.
Freelancer bir grafikerin müşteri sadakati oluşturmasının en önemli parametrelerinden birisi, aldığı işe özenmesiyle, o işe emek ve mesai harcamasıyla ölçülür. Özenin, özenin ve özenin…
Sözünüzde Durun ve Güvenilir Olun
Yine kendimden örnek vereyim. Ben uzun süredir freelancer olarak hayatımı kazanmaya çalışan bir grafik tasarımcıyım. Bugün beni, 5 yıl önceki bir müşterim bile arayıp, yeniden iş istiyorsa, bunu güvenilir olmama borçluyum.
Zira, asla insanları yanıltan birisi olmadım ve olmayacağım. Bir iş teslimi için, örneğin, bir hafta süre vermişsem, o kesinlikle en geç bir hafta sonra, en özenli bir biçimde hazırdır ve söz konusu işi müşterime “göğsümü gere gere” sunarım.
Bir hafta diye söz verip, işi çeşitli bahanelerle uzatmanız, sizin güvenilir bir tasarımcı olmaktan ziyade, sözünde durmayan, insanları oyalayan ve kandıran bir görüntüye bürünmenize yol açar.
Bu anlamda, söz verdiğiniz işi, söz verdiğiniz zamanda teslim etmeyi prensip edinin, bu konuda asla taviz vermeyin. Gerekirse fazla çalışın, fazla mesai harcayın ve özveride bulunun ama asla bu konuda karizmayı çizdirmeyin.
Ödemesiz Çalışma Yapmayın
Özellikle ilk defa çalışacağınız ve tanıştığınız birisinden ödeme almadan işe başlamayın. Söz konusu ödeme, işin büyüklüğüne ya da hacmine göre değişiklik gösterebilir. Örneğin basit ve ücret olarak büyük bir iş değilse, ödemenin tamamını, büyük, uzun sürecek ve komplike bir iş ise en azından bir kısmını almadan işe başlamamanızı tavsiye ederim.
Çünkü sizin yaptığınız iş, genellikle uzaktan yapılabilen ve herhangi bir sözleşme olmaksızın ortaya konabilen işler. Bu durumda kendinizi ve emeğinizi garanti altına almakta yarar var.
Özellikle internet ortamında, karşınıza iyi niyetli kişilerin yanı sıra kötü niyetli ve emeğinizi sömürmek isteyen kişilerin çıkması da muhtemeldir.
Ödemesiz çalışmak sizi ciddi anlamda üzebilir, emek ve zaman kaybına neden olabilir. Bu konunun altını özellikle çizmek istiyorum ki ödeme almadan elinizi işe sürmeyin.
Yaratıcılığınızı Geliştirin, Algılarınızı Açık Tutun
İster freelancer, isterse herhangi bir kurum ya da kuruluşa bağlı olarak çalışsın, bir grafik tasarımcı daima görsel, duygusal ve iletişimsel açıdan beslenebilmeli, algılarını açık tutabilmeli ve yaratıcılığı artırıcı faaliyetlerde bulunabilmelidir.
Özellikle internet üzerinden, önemli ve trend grafik tasarım bloglarını takip etmeli, yeni yayımlanan içerikleri okumalı ve kendini görsel iletişim açısından sürekli geliştirmelidir.
Grafik bloglarının yanı sıra, grafik tasarımla ilgili yayınları takip etmeli, sektörel dergileri okumalı ve yeni yeni bilgi kaynaklarına ulaşmalıdır.
Tüm bunlara ek olarak, özellikle yaratıcılığı geliştirme amaçlı, bol bol okumalı, film izlemeli, kültürel faaliyetlerden yararlanmalıdır.
Artık hiçbir meslek durağan değildir, bugün doğru olan şey, bundan bir yıl sonra yanlış olabilmektedir. Freelance bir grafiker, kendisini, sanatsal anlamda çağa ve yeni trendlere uydurabilmelidir.
Teknolojiye Ayak Uydurun
Bizim yaptığımız iş, eski tip grafik tasarım mesleği değildir. Tam tersine artık bizler, dijital ortamlarda, bilgisayarlarda, tabletlerde ve özel ekranlarda çalışıyoruz.
Grafik Tablet Edinin
Bir grafik tasarımcı, grafik tablet ile çalışmalıdır. Fare (mouse) bizim yaptığımız işe pek uygun bir araç değildir. Bizler grafik tasarımcıyız. Yeri geldiğinde kalemle çizebilmeli, yeri geldiğinde ise yine kalemle fotoğraf düzenleme yapabilmeliyiz.
Bu anlamda grafik tablet, bizlerin işlerini son derece kolaylaştıran, ergonomik ve kullanışlı bir grafik tasarım aracıdır.
Naçizane, 22 yıllık bir grafik tasarımcı olarak, sizlere grafik tablet edinmenizi ve kullanmanızı öneririm. Bu sayede, işlerinizde gözle görülür bir özen ve düzelme meydana gelecektir. Dilerseniz, deneyin ve görün…
Yeni Çıkan Programları Öğrenin, Takip Edin
Daha önceki içeriklerimde, logo tasarım programları başlıklı bir makale yayımlamıştım. Arzu edenler, ilgili içeriğe göz atabilirler. Ya da Adobe Illustrator Nedir başlıklı içeriğimde, Adobe Illustrator programında söz etmeye, ilgili programı sizlere tanıtmaya çalışmıştım. Bu içeriğe de bakmanız sizin için yararlı olabilir.
Tüm bunları şunun için söylüyorum değerli arkadaşlar, bahsi geçen tüm bu programların hemen her yıl, yeni bir versiyonu çıkmakta, çıkan her yeni sürümde de programlara yeni yeni özellikler eklenmektedir. Teknolojik açıdan kendinizi güncel tutmanız bu anlamda çok ama çok önemlidir.
Zira, başta da belirttiğim üzere, bizim yaptığımız iş, artık günümüzde, biraz da teknolojik bir iş olmuştur. Elbette kökeni sanatla ilgilidir ancak, günümüzde, grafik tasarım sanatının, bir yüzü sanat ise, diğer yüzü de teknolojidir.
Makul Fiyatlarla Çalışın
Makul fiyatlar isteyin. Yani, bir grafik tasarımcı olarak öncelikle kendinizi tanıyın, yetenekleriniz ne yönde, tecrübeniz ne kadar, öncelikle bunları bilin ve bu özelliklere göre, çalışacağınız kişilere “makul” fiyatlar verin.
Bakın, dikkat ederseniz, fazla fiyat vermeyin ya da az fiyat verin verin, gibi bir ifade kullanmadım. “Makul” ifadesini özellikle kullandım.
Örneğin, 15 yıllık tecrübeli bir grafik tasarımcının, bir logo tasarımı için 1500 TL gibi bir ücret istemesi makul kabul edilebilirken, henüz mesleğin başında, öğrenme aşamasındaki bir grafik tasarımcı için “makul” olarak değerlendirilemeyebilir.
Bir ücretin “makul” olarak kabul edilip edilememesi, o hizmetin niteliğiyle ilgili bir durumdur, dolayısıyla grafik tasarımcının özellikleri ile ilgili bir durumdur.
Dolayısıyla, çalışma fiyatlarınızı doğru bir biçimde belirleyebilmeniz için, öncelikle kendinizi, yeteneklerinizi, hizmetinizin niteliğini çok ama çok iyi analiz etmeniz gerekmektedir.
Farklı Mekanlarda Çalışın
Farklı mekanlarda çalışmak bir grafiker için paha biçilemez bir durumdur. Bir kurum ya da kuruluşta sabit çalışan bir grafik tasarımcı ne yazık ki farklı mekanlarda çalışma ve algılarını değiştirebilme lüksüne sahip değildir.
Ancak, söz konusu freelance bir grafiker ise, farklı mekanlarda çalışabilir, bunun nimetlerinden yararlanabilir. Algılarını değiştirebilir.
Naçizane sizlere tavsiyem, eğer freelance çalışıyorsanız, çalışma mekanlarınızı sık sık değiştirmenizi, algılarınızı açmanızı öneririm. Bu hadise, hem sizlerin yaratıcılığı artıracak hem de işlerinizin daha güzel ve özenli olmasını sağlayacaktır.
Örnek olarak, ılık bir bahar gününde, alın diz üstü bilgisayarınızı, gidin güzel ve yemyeşil bir parka… Orada çalışmanın tadına doyamayacaksınız. Çalıştıkça da beni hatırlayın ve bana bol bol dua edin…
Kendinize Zaman Ayırın
Kendinize zaman ayırmayı bir prensip haline getirin. Örneğin gece belirli bir saatten sonra iş ile ilgilenmeyin. Kitap okuyun, film izleyin ya da sevdiğiniz bir şeyle uğraşın.
Hiç mi bir şey yapmak istemiyorsunuz, yatın dinlenin ama işten uzak durun.
Kendisine zaman ayıran insanlar, yalnızca freelance grafikerler için söylemiyorum, her alanda daha başarılı olurlar.
Eğer imkanınız var ise bir spor salonuna yazılın, koşun, yüzün, kısacası spor yapın. Spor yapmak sizi çok mutlu edecektir. Bunu nereden biliyorum; elbette kendimden biliyorum. Uzun süredir spor yapan bir grafik tasarımcı arkadaşınız olarak spor yapmayı özellikle size tavsiye ediyorum.
Yüz yüze Toplantılar Önemlidir
Toplantılarınızı, eğer imkanınız var ise, çalışacağınız kişiler ya da kurumlarla aynı şehirde bulunuyorsanız, yüz yüze yapmanızı öneririm. Zira, yüz yüze iletişim son derece önemli ve sağlıklıdır.
Toplantılarınızı yüz yüze yapıyorsanız, toplantılarınıza saatinde gitmeyi, şık, temiz ve özenli giyinmeyi unutmayın.
Yüz yüze toplantıların olmazsa olmazlarından birisi olan “not alma” alışkanlığı kazanın. Not tutma alışkanlığı, hem toplantıda konuşulan detaylara sonradan ulaşabilmenizi sağlar hem de müşterinize karşı daha ciddi bir kurumsal bir görüntü oluşturmuş olursunuz.
Naçizane, ben müşterilerimle yüz yüze toplantılar yaptığımda mutlaka not tutarım. Tabiri caizse, ağızlarından çıkan her detayı not ederim. Yalnızca onların söylediklerini yazmakla da kalmam, toplantı esnasında, iş ile ilgili aklıma gelen ve sonrasında işime yarayabilecek hiçbir ayrıntıyı atlamamaya gayret ederim.
Freelance çalışan grafik tasarımcı arkadaşlarıma naçizane tavsiyelerim bunlardır.
Bu tavsiyeleri, doğru bir biçimde uygulamak, size başarıyı getirecektir.
Aklınıza takılan ya da sormak istediğiniz her şeyi bana mail atarak ya da yorumlar kısmına yazarak sorabilirsiniz.
Kendinize iyi bakın, hoşça kalın… / Selder GÜLYÜZ